19 Ağustos 2013 Pazartesi

"Adam kıtlığı var bu ülkede!" derdim inanmadınız.... şimdi n'oldu?

Nikah by Halil Koçak feat. Ajda Pekkan on Grooveshark

"Erkek bolluğu adam kıtlığı var bu ülkede!" derdim her dost meclisinde iki kadehin bi dublenin peşine...

Nitekim bugün başımdan geçen olayla birlikte mahallemde olan olayların çığrından çıktığına ve bu olayın da bardağı taşıran son nokta olduğuna kanaat getirdim.

Şöyle ki sabah 10 sularında sigara alayım diye çktım evden.
Sabahın serinliği halen devam etmekte, gök masmavi, bulutlar pamuk pamuk, tam bir "hayat ne de güzel a.q." havası hakim.

Güzel güzel yürüyüp (bu arada bizim burda mini şortlarla, bir karış eteklerle çantaya sığabilecek köpekleri dolaştırma faslı açılmış lan. Ben nasıl kaçırdım a.q.?) dükkana girdim. "Abi iki ince mavi tekel 2000 versene" dedim, aldım, çıktım.

Canım bu havada hemencecik eve dönmek istemediğinden kelli dükkanın önündeki parkın yamacındaki nadir olarak boş bulunan çardaklardan birine kelepir ikinci el araba kapatmış adamın şark kurnazlığıyla atladım. 

İkinci dalın ortalarında falandım, (ne güzel de çalıların arasında kalıyo hiç bişey görünmüyo diye) dalı daşşağı yaymış tüttürüyodum, bi yandan da aklımda dünkü popolar dans ediyodu, düşündükçe popolar güzelleşiyodu, bir nevi algıda sıçıcılık benimkisi, ki amcanın teki geldi ve;

"Raatsız ooma, raatsız ooma yeenim!" diye diye uzun sürede bünyede zaptedildikten sonra taze sıçılmış bok misali tüneyi verdi masamın dört bi yanını çevreleyen banklardan birinin köşesine.

"Du bakalım ne çıkcak hacı..." diye düşünürken kendi kendime amca gene çok ısrar etmişimcesine lafa daldı:

- Nerelisin yeenim?
- Buralıyım amca.
- Ne iş yaparsın?
- (şimdi gireceğim iş) yapıyorum amca. Ben ....'yım. 
- O ....larda falan çalışıyonuz dee mi?
- He amca
- Devlet mi özel mi?
- (yuh a.q.) Devlet gibi özel gibi. İçiçe yakın ilişkili amca.
- Ooo iyi iyi.... ???????...... Adın ne?
- .... amca.
- He... Heh Ziya bey. (ne ziyası a.q. Ziya mı dedik? Murtaza desem bile Ziyaya daha çok benziyor)
- He amca he.
- Evli misin Ziya bey oğlum?
- Yok amca.
- Yaş kaç?
- 27 amca.
- Ooğğğğ yaşın gelmiş de geçiyo Ziya bey.

- (Sktr pzvnk) Yok be amcacım. Daha var. Ayrıca etrafta sizin zamanınızdaki gibi kadın da yok ki be amcacım. Hepsi para derdinde. (Sevişmeyi beceremiyolar iki tavuğa bi su veremiyesiceler diyemedim tabi). Yok kaç ev var, yok kaç araba var, benim üstüme napcan, ben çok namusluyum ayağındalar ama bi araştırsan altından kim bilir neler çıkacak. Hadi bunların hepsini de geçtim, hayatın gerçekleri der kabul ederim de kafa anlaşmazsa napcam amca? Kavun değil ki dibini yokliyim gül değil ki içini kokliyim de seçeyim. Bildiğin kumar senin anlıycaan. İyi dersin kötü çıkar kötü bellersin iyi çıkar. Şans. Zamanı gelince olur. Olcakla ölceğe çare yok. Alnına ne yazıldıysa o. 

(çünkü baktım "daha var" dan sonra adamın balata yanmış, bön bön bakıyo. Yani ağzım kıpırdadığı için sözümün bitmediğini idrak ediyo ama kafasındaki kırk tilkiyle kah horon düzeni kuruyo kah kale önüne defans falan çekiyo. Ben de yapıştırdım orda klişe laflar. Basma kalıplar beyincağzında oturacak bazı yerler bulmuş olsalar gerek ki benzini bittikten sonra tekrar deposu doldurulan bir arabanın ilk marşı gibi sallaya titreye kendine geldi, gözler büyüdü, ağzından bişiler aktı, görmiyim diye eliyle kapadı. Zaten o saatten sonra konuşmanın gidişine göre ne söylemiş olabileceğini tahmin etmek ve ağzının önüne dayadığı elinin arasından her cümlede kaçmayı başarabilen bir-iki kelimenin oluşturduğu noktaları birleştirerek sonunda yıldız, fil, şemsiye gibi figürlere.... yanlış oldu. o başka hikaye. Yani özetle adamın söylediklerini tahmin edip tahminlere cevap verdim. Bak, oku!)

- (ben sanki bi kamyon laf saymamışçasıma) Ama artık yaşın gelmiş, evlenmen lazım.

- (Mutaassıp Amelelerin Lideri. Kafa almadı özet geçiyim) "Kadın" yok! Am...ca.

- Yaaağ yaağ haklısın Ziya bey oğlum. Bak benim beş çocuk var. Üçünü everdim. Biri şimdi İstanbulda, dohtor. "Yok baba. Bi evimi alayım, arabamı alayım, düzenimi kurayım, sonra..." diyo. Ben de ilişmiyorum ona. Evde bi gızım var. Daha sana inanolsun (nası bi cümle la bu? Şair burda ne demek istedi ki?) bi kere de bi kere buralara çıkıp dolandıklığı yoktur. (Sanki bana kıçı kırık geri kalmış semt aslında Amsterdam Red Light District a.q.) 

- Ne güzel amca. (baştan savma mode: on!)
- Bak ünüversiteyi de bitirttim. İşletme bitirdi. Ehliyetini aldırdım. Dedim "lağzım olur, al şimdiden". Bi de bilgisayar sertifikası aldırdım. Oturuyo şimdi evde. İş yok.

- (Yuh a.q. Bilgisayar sertfikası mı dedi yannış mı duydum? Yerde gökte bulunmaz nimet lan! Kaçırmayım kelepir kapatmak lazım!.... pfff a.q.) Ne güzel amca (combo x2)

- O da sen gibi diyyo. "Yok evlenmiycem" diyo. 

- Ne güzel amca (combo x3 FINISH HIM!)

- Öyle amma evlenmek lazım. Bi gız bulcan. Aileler tanışcak, görüşcek, birbirlerini severlerse sen de izin istiycen. Çıkıcan, görüşcen, konuşcan. Bakcan anlaşabiliğyon mu? Bu zaten bi altı ayını alır. Takarsın bi nişan. Geri kalan altı ayda daha bi tanırsın. Sonra allahın emri peygamberin kavliyle evlenirsiniz. Başka türlü olmaz.

(Yuh a.q. Amca taş devrinden kalma, sağlam temelli, görücü usulünden halli bir yöntemi bana mutlak ve somut evlenme metodu olarak diretmekle ve ısrar etmekle kalmıyo bi de tutmuş en son yapılacak şeyi ilk yaptırarak en önce aileleri tanıştırıyo. Lan aileler mi evlencek? Gerçi ülkemizdeki bu çarpık biricik aile düzenimizde Amca kaynına, dede baldıza, herkes toplanıp küçük yengeye sırayla ve buna müteakip eş zamanlı dalarak günü noktalıyorlarsa, amca da nalıncı keseri gibi olayı kendine yokntuyodur. Normal. [Flash TV saolsun. Hayattan ve ülkeden soğutmakla kalmayıp, bilgimi, görgümü artırarak götümü de kurtarmış oldu bi yerde] 

Lan daha bi hafta önce mi ne? 18-19 yaşındaki genç kız kendisini evlenme vaadiyle kandıran erkek arkadaşını 4 kız arkadaşı/kız akrabası ile birlikte bi minibüse atıp, dağa kaldırıp, işkence edip, finalde de pipisini kestikten sonra içinde beş kilo bebe boku olan bebek bezi gibi hareket halindeki minibüsten atıp kaçmadılar mı? Daha çocuun 40'ı çıkmadı lan 40'ı 40'ı! Neyse konuya dön.)

- Amca işin içine aileler girdikten sonra zorlaşır.
- Yok! Onnar bilcekler, izin vercekler, görüşceksiniz.

............. (Dingil dingil olduğunu bilmezmiş. Bu da bi felsefe işte.)

(Bi süre sonra)

-Amca senin kız kaç yaşında?
- 30.  (ama bana daha çok "OTUZ!!! OOOOO TUUUU ZZZZZZ! 30 A.Q.!"  gibi geldi. Ne yalan söyliyim.)

- (yalancıktan, kandırıkçılıkcıktan) Aa. İyimiş amca. Hiç zorlama. Daha çok zamanı var. 

(Lan ya bu kız gerçekten amcanın düşündüğü gibi bi tip ve benim öncelerde bahsettiğim gibi kukusu pörsümüş, buruşmuş, örümcek ağı tutmuş, belki de alaturka tuvaletlerin birinde sıçma pozisyonundayken düşmüş.

Ya da... ya da.. ya da... ya da... Amcayı bu güne kadar tek ayak üstünde sikmiş de adamcağız kalp krizi geçmesin diye oscarlık bir performans ile bu güne kadar idare etmiş.

Durum 2. gibiyse. Helal olsun lan! İşte özgürlüğüne düşkün ama ailenin değerini de anlamış ulvi, olgun, fenafillah mertebesinde bir kadın. Getirin alnından öpücem, beni götürün ayağını silicem, kendisini denk getirebilemezsem bile ebesini bulup susuz sabunsuz sikicem!)

Amca: Yaa biz de işte ööle diyoz da hayırlısı.
Ben: Evet amca evet, gelin ata binmiş ya nasip demiş 

(FATALITY! Bu laftan sonra kabul görüp onaylanmamanız imkansız. At ve kadınların 3. türden sıradışı yakın münasebetlerine düşkünlüğümüzden midir nedir? Bana kim bu lafı dese sanki gelin şunu demek istemiş gibi hayal ediyorum:
"Şimdi evlendik, aha gidiyoz ata da bindik amma bu Kıpçakların İrecebin Torununun da çükü de bamyadan halliceymiş. Aşşa göyden Halime dediydi. Samanlıkta artık dayanamamış zavallı kendi işini saman sokarak çözmüş, o bile daha dik ve kalındı diyodu bana. Yok yok olmadı ben bu atı kaçırayım. Su verilmemiş tomruk gibi mal var bu atta. Ormanda, kuytuda ben işimi bi halledeyim de sonra beni kaçırıp tecavüz ettiler diye uyuturum kerizleri."

- Yaa Ziya bey evladım doğru diyosun.

(Baktım sarpa sarıyo, ben arkadan cızzz) 

- Hadi amca kal sağlıcakla. Benim işler var gidip onları halledeyim.
- Hoömnğkaruskfl kasmıclvrenı!  (Burayı hiç mi hiç anlamadım ama ya çok pis küfür yedim ya çok güzel uğurlandım)


Özet olarak herifçioğlu gözüne kestirmiş beni gelmiş kızını kakalamaya çalışıyo.
La bi sktr gt lan göt! Kör mü yamıycan topal mı sokturcan! Tamam onlar da insan çok büyük saygım var ama benim emdiğim süt çiğdi. Biliyorum kendimi. Darülaceze de değilim düşkünler yurdu da. Lütfen ama, lütfen!



E kızlar yandaki videodaki şarkıdaki modda takıldıkları sürece de bu tip eylemler de kaçınılmaz olarak bizim kültürümüzde ve sosyal yapımızda artarak çoğalacak. Hazır olun! 












-------------------O-------------------O---------------------O-----------------------------O--------------------

Sıkılmayanlar için devam edelim (Round 2)

Tabi başta savunduğum savı sadece yukarıdaki tek bir istisnai örneğe dayandırmadım. Şöyle ki;

Eskiden nasıldı? 

Erkek tahsilini bitirir, askerlik aradan çıkartılır, bi baltaya sap olunur sonra akraba, konu-komuşu networkü ile civarlarda eli yüzü düzgün, helal süt emmiş, dürüst, ahlaklı vs.vs.vs (hepsi klişe ve ütopik) bir kız araştırılır, bulunur bulunmaz gidilir, görücü olarak görülür, akabinde istenilir, evlenilir.

Bu tür evliliklerin çok küçük bir kısmına çok büyük saygım var.

Taraflar birbirlerini tanımadan evlendiklerinden kelli evliliklerinin her gününde birbirlerinde yeni bişeyler keşfediyolar. Oyun bitmiyo yani hacı. Her gün bir tazelik, her gün bir merak: "Acaba daha ne var?" diye diye diye diye...... Bi bakıyosun dillere destan, 60-70 senelik olmasına rağmen ilk günün heyecanına haiz evlilikler olmuşlar. Bu tip gördüğüm her çifte saygım sonsuz, Allah ayırmasın dar güne düşürmesin dinimiz sübhaneke amin!

Geri kalanı mı?

Geri kalanında ya koca manyak çıkıyo kutuyu açtığında içinden ya da karı.
Çevrelerinde hoş karşılanmıyosa da, henüz toylar seslerini de çıkartamazlar, 30-40 sene çekiyolar bu kahır dolu hayatı, sonra biri diğerine boşanma davası, boy boy ya da kundaklı çocuklar, ya düzgünce ayrılıp yollara gidiliyo (ki en düşük ihtimal bu sanki) ya da gene taraflardan biri (kadın-erkek farketmez) psikopat çıkıp çatılara çıkıyo, kendini kesiyo, bebesini kesiyo, gidip eşini kaçırıp kesiyo.... kesiyo da kesiyo. Yazık!

Çok dağılmadan devam.
Peki şimdi durum nasıl?

Çok kafa açmıyim mala anlatırcasına. Ben diyim siz anlayın. İki kelime: Tam tersi!

Gene geçenlerde yukarı apartmana giricem. Apartmanın tonton teyzoşları oturmuşlar ön bahçeden bozma aralığımsı kısımdaki bankta. Bişiyler söylüyolar, kıkırdaşıyolar vs. Sanırsın 15 yaşında çıtırlar. 

Sonradan anladım.

Annem ardımdan gelirken onu çevirmişler, yanlarına çağırmışlar.

"Ya..." demişler "karşı apartmanda ak pak, ay gibi bi kızımız var. Doktor çıkmış. Bekar, tazecik. Senin oğlan da geldi çağına. Biz kıza sorduk; "Bi gelsin göreyim" dedi" (Sktr amcık hoşafı! Sergi malımıyım ben? Hergün geçiyom sokaktan! Tak gözlüklerini de bak bi arkamdan çok meraklıysan. Tööbe tööbe!!!!!)

"Ne dersin kızım? Bi gösterelim mi?" 
(Balık baştan kokar hacı! Ben bu dünyaya geldiğimde de amcalara, teyzelere, ablalara gösteriliyodum (evet pipim) hala da devir aynı a.q.)

Annem: "Yok teyzeeeem. Onun kız arkadaşı var. Evlencek onlar. Yok hiç söylemeyin aman haaa. Çok kırar sizi aman haaa" diyerek savuşturmuş teyzeleri.

Sonra bana anlattı ve çok tuhafıma geldi. Belki daha tuhaf olan şey bu olayın bana tuhaf gelmiş olmasıydı.... (çok tuhaf çok...) (Beş tuhafa'a bir bardak)

Savımı destekleyen ikinci anektodum da budur ve burada uzatmamak için yazmadığım ve buna benzer kızın erkek, benim kız yerine konulduğum hikayelerim.


--------O-----------------O-----------------------O--------------------------O-------------------------
Yola Devam by Flört on Grooveshark
Sardıysa devam kaptan...

Üç sav yetecektir diye düşünürek sonuncuya geçelim:

Ben sigara içerim.

Evde de içerim ama hiç hazzetmem. Leş gibi kokar bütün kumaşlar, perdeler, duvarlar, kıyafetler falan filan. 

Bırakcam zaten bu mereti de. 1 Eylül son tarihimdir. Gelin beraber bırakalım. Çok  pis beyin mıncıklama tüyolarım var haa.

Neyse... Ben de çıkıp balkonda filan içiyorum hafa güzelken.

E malum mevsim yaz. Hava sıcak. T-shirt v.s terletiyo çok. Ev hali de var, erkekliğin yegane ayrıcalığı da. Ben de çıkartıyorum t-shirt atleti evde donla falan dolanıyorum.

Bizim ev en üst katta. Ööle çok kişi görmez diye de rahatım. Yan apartmanın bize cephesinde pencere yok. Diğer apartmanlar da bizden ya alçaktalar ya da uzaktalar.

Günlerden bi gün ben gene çıktım sigara içiyorum. Karşıdan kısacık bi yansıma gözümü çeldi. (Annanısskm! dedim yani)

Biraz dikkatli bakıp nerden geldiğini araştırınca farkettim ki bu işin kaynağı bizim alt sokaktaki evin en üst katındaki bir dairenin salonu!

Peki bu işin failleri kimdi ki? Cam mı, dönen CD mi, ne yani?

Hop gözleri kısmak suretiyl 1,5x zoom ve ne göreyim?

İkisi genç biri yaşlı üç kadın! (Tahminen anne ve kızları)

Ellerinde birer tane dürbün! (Bi tane de yetmiyo hepsinin hususi dürbünleri var lan)

Beni dikizleyip yalanıyolar, kikirdeşiyolar falan.

Farkettiğimi farketmemiş olacaklar ki ben kadınların nasıl olabileceklerini öğrenebildim. Hadi bize öyle bi durumda anatomik olarak bi haller oluyo, kan yukardan aşağıları basıyo, büyüyen dalga rahatsızlık veriyo biz de arazi şartlarına uyum ve adabı muaşerete uygun düzgün kamuflaj için vites değiştiriyoruz.

Tamam da ablacım sizde takım yok taklavat yok. Neden üçünüz birden vites değiştiriyosunuz ki? Bi de ba ba ba üçü birden!? Kızlara mı beğeniliyoruz anneye mi belli değil. Belki de üçüne birden. (Çok hoş olmaz mıydı? Avrupa stili. Anne destekli, tecrübeli yardım eşliğinde zevklerden zevk beğen. İliği, kemiği, siniri bırak gel.)

Bir an için düşünemedim ve refleks olarak (nedense?) memelerimi kapadım!?

Farkettiğimi anladılar ve bi pandanema koptu o tarafta, perdeler çekildi önce, sonra perde arasından kaçamak bakışlar falan, en sonunda ortalık süt liman.

Sonra sonra kendi kendime: "Lan sen neye utanıyosun azgın teke? "Yiğidin malı meydandadır!" sloganının neresi beyninde naçizane bir yere sahip olamadı?"  diyerek sere serpe açıldım saçıldım.

Çok değil bi kaç gün sonra annem rica etti. "Ooolum. Ben çıkamıyorum, korkuyorum, başım dönüyo. Sen çık da şu salonun camlarını bi siliver."

Emrin baş üstüne arzular şelale anam. Yaparız evelallah.

Gene aynı tipimle (donlu, atletsiz) çıktım bastıra bastıra camları ovalıyorum.

Baktım bunlar gene yazlık açık hava sinemasını kaçak izleyen heyecanlı ergenler modunda üşüşmüşler cama.

"Allaaaah" dedim kendi kendime "Gün bugündür! Kavga başa kuzgun leşe! Çıkar baştan olm! Kim tutar seni?"

Ben o saatten sonra bir bastırıyorum cama, pazular bi çıkıyo. Öteki elle camdan destek alıp dışarı sarkıyorum adonisler şişiyo. Dışarıdan camın önüne çömeliyorum bacak kasları ve sevdiğim popom çıkıyo.

Ben o camı o kadar çok sildim ki o gün kadınların gitmesi gerekip de perdeleri kapadıklarında camın önceki kirliliğine kıyasla daha çok çizik vardı. Sanki cam incelmişti a.q.

Çok uzatmadan toparlayayım.


Kıssadan hisse vardığım sonuç: "Bu ülkede adam kıtlığı var usta!" bu yüzden hangi kız adam bulsa 40 yıllık azgın bakire misali, psikopatlarcasına sardırıyo ama gene de Ankara 10 - 0 Ben. El mahkum, elimden geldiğince manuel takılıyorum emanuelle. Ne kaçırdıklarını ya bilmiyolar ya da bilip yatakta ölmekten korkuyolar.

Sizlere kadınların temennisi olan aşağıdaki şarkıyla veda ederken gözleriniz hep popolar, memeler, kukular, beller görsün diye de dua ediyorum.





Kalın sağlıcaklar,
Saygılarımla,
QuQusuz Araba...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder